"Telgrafın tellerini kurşunlamalı"Öyle değildi bu türkü bilirimBir de içime-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerekBazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelenHaberler bilirim mektuplar bilirim.Gamdan dağlar kurmalıyımKayaları kelimeler olanKırk ikindi saymalıyımKırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarımaSaçlarının akışını anar anmaz omuzlarındanBaştan ayağa ıslanmalıyımGam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.İçimde kaynayan bir mahşer varBu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynarÇünkü onlar yün örerken pencere önlerindeYa da çamaşır sererken bahçelerindeBirden alıverirler kara haberiniOkul dönüşü bir trafik kazasında Can veren oğullarının.Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirimBir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmişBir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerineKaranlık sokaklarına dalarak şehirlerin Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayanYa da melal denizi parkların ıssız yerlerindeÖrneğin Hint Okyanusu gibi derinİsyanın kapkara sularına dalan.Nice akşamlar bilirim kiKaranlığınıBir millet hastanesindeDokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorundaBaşını kalorifer borularına gömmüşBeyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerdenHaber sormaya korkanGenç kızların yüreğinden almıştır.Bir de baharlar bilirim Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceğiAnadolu bozkırlarındaİstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğruTekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içenCesur otobüs pencerelerindenBilinçsiz bir baş kayması ile görülen Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarındaÇıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarınınBir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirkenDiğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.Yazlar bilirim memleketime özgüYiğit köy delikanlılarınınİncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıklarıBirinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadanÜstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkanDiğeri kan ter içinde yayla yollarındaMavzerinin demirini alnına dayamışYüreği susuzluktan bunalanİçinden mahpushane çeşmeleri akanAnsızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıpApansız silahına davrananNice delikanlıların figüranlık yaptığıYazlar bilirim memleketime özgüGüzler bilirim ülkeme dairKarşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenhaKalbim gibiKaybolmuş daracık ceplerinde elleriTitreyen kenar mahalle çocuklarıBir sıcak somun için, yalın kat bir don içinDökülürler bulvarlara yapraklar gibi.Kadınlar bilirim ülkeme aitYürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcakGöğüsleri Çukurova gibi münbitDağ gibi otururlar evlerinde Limanlar gemileri nasıl beklerse Öyle beklerler erkekleriniYaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.İsyan şiirleri bilirim sonraKelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğindenHarfler harp düzeni almıştır mısralarındaKimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştırKimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralardaHırsızın gırtlağına tıkanmıştır.Müslüman yürekler bilirim dahaKızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennetEller bilirim haşin hoyrat mertAlınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdırHer kırışığı sorulacak bir hesabıHer çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.Bütün bunların üstüneHepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyimVatanım milletim tüm insanlar kardeşlerimSonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeliAdın kurtuluştur ama söylememeliyimCan kuşum, umudum, canım sevgilim.-ERDEM BAYAZIT
Bu ne güzelliktir böyle ey şiir kokan insanlar... Şiir gibi anlayan ve anlatan insanlar...