umarim bir gün böyle güzel eserleri yapanlardan eser yok demeyiz
Faruk Nafiz Çamlıbel'in çok sevdiğim bir söz vardır "sana çirkin dediler,güzele düşman oldum" böyle bir sevdadan doğmuş bu şarkı💕
Şahane bir Alaeddin YAVAŞÇA eseri , Mest eden bir yorum , Teşekkürlerimle
Prof. Dr. Ömür Ceylan'dan iktibasla...Bestekar Alaaddin Yavaşca anlatıyor: Faruk Nafiz Çamlıbel`i bilirsiniz. Gelmiş geçmiş şairlerin en büyüklerinden biridir Çamlıbel. Çok iyi, sevdiğim bir dostumdu o benim. Yaşı elbette benden ileriydi ama saygı dolu bir ahbaplık vardı aramızda. Bir gün muayenehaneme geldi. O zamanların çok meşhur ve yanına varmayı bırakın, randevu almak için bile ter dökülen bir genel cerrah hocamız vardı. Eşinin rahatsız olduğunu söyledi. O cerrah hocamıza göstermemiz için yardım talep etti.Hocayı iyi tanıyordum. Aradım, söyledim yanına çağırdı bizi. Hanımefendiyi muayene etti. Sonra beni yanına çağırdı ve teşhisini söyledi: "Alâeddin kardeşim, durum fena. Göğüsten başlamış tüm koltuk altını sarmış kanser. Mutlaka vücudun başka yerlerinde de metastaz yapmıştır. Bu hastayı hiçbir şekilde ameliyat etmek istemem. Hekim olarak yapacağımız ilaçlar verip ömrünün son demlerini mümkün olduğunca ağrısız geçirmesini sağlamaktan ibarettir." Ben yıkıldım duyunca. Nasıl söyleyeceğim ki bunu Faruk Nafiz Bey`e. Eşinin üzerine titreyen, ona delice sevdalı bir adam. Kırılgan, duygulu, şair bir adam. Nasıl derim, nasıl söylerim?Ben o dev şairin koluna girip; "Gel biraz yürüyelim üstat` dedim. Bin dereden bin su getirir gibi anlatabildim acı tabloyu ona.Hiçbir şey söylemedi. Çıt bile çıkarmadı gitti. Yıkıldı ama bir süre sonra hanımefendi vefat edince geldi esas yıkımı. Haftalar sonra yine geldi bana. Omuzları, avurtları çökmüş, gözleri kan çanağı bir halde geldi. Cebinden katlanmış bir kâğıt çıkartıp açtı, uzattı. "Bunu yazdım. Bestelersen sevinirim" dedi ve yine çıktı gitti.Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yokBir yer ki sevenler sevilenlerden eser yokBezminde kadeh kırdığımız sevgililer yokBir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok
Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok ve hikayesi;GÜFTE FARUK NAFİZ ÇAMLIBELBESTE ALAADDİN YAVAŞCAHİCAZ MAKAMIBestekar Alaaddin Yavaşca anlatıyor: Faruk Nafiz Çamlıbel`i bilirsiniz. Gelmiş geçmiş şairlerin en büyüklerinden biridir Çamlıbel. Çok iyi, sevdiğim bir dostumdu o benim. Yaşı elbette benden ileriydi ama saygı dolu bir ahbaplık vardı aramızda. Bir gün muayenehaneme geldi. O zamanların çok meşhur ve yanına varmayı bırakın, randevu almak için bile ter dökülen bir genel cerrah hocamız vardı. Eşinin rahatsız olduğunu söyledi. O cerrah hocamıza göstermemiz için yardım talep etti.Hocayı iyi tanıyordum. Aradım, söyledim yanına çağırdı bizi. Hanımefendiyi muayene etti. Sonra beni yanına çağırdı ve teşhisini söyledi: "Alâeddin kardeşim, durum fena. Göğüsten başlamış tüm koltuk altını sarmış kanser. Mutlaka vücudun başka yerlerinde de metastaz yapmıştır. Bu hastayı hiçbir şekilde ameliyat etmek istemem. Hekim olarak yapacağımız ilaçlar verip ömrünün son demlerini mümkün olduğunca ağrısız geçirmesini sağlamaktan ibarettir." Ben yıkıldım duyunca. Nasıl söyleyeceğim ki bunu Faruk Nafiz Bey`e. Eşinin üzerine titreyen, ona delice sevdalı bir adam. Kırılgan, duygulu, şair bir adam. Nasıl derim, nasıl söylerim?Ben o dev şairin koluna girip; "Gel biraz yürüyelim üstat` dedim. Bin dereden bin su getirir gibi anlatabildim acı tabloyu ona.Hiçbir şey söylemedi. Çıt bile çıkarmadı gitti. Yıkıldı ama bir süre sonra hanımefendi vefat edince geldi esas yıkımı. Haftalar sonra yine geldi bana. Omuzları, avurtları çökmüş, gözleri kan çanağı bir halde geldi. Cebinden katlanmış bir kâğıt çıkartıp açtı, uzattı. "Bunu yazdım. Bestelersen sevinirim" dedi ve yine çıktı gitti.Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yokBir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok
Güngörmüşlerin hazan mevsimini anlatıyor. Alaeddin Yavaşça'nın sesi de biçilmiş kaftan. Tatla, hüzünle dinliyorsunuz.
cok hos
Türk Sanat Müziğinin büyük çınarlarından biri olan sayın Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça üstadın bu eşsiz şarkısını yine kendi sesinden dinliyoruz. Sayın Alaeddin Yavaşça aynı zamanda bir tıp doktorudur. Bu bestenin güftesi ise Cumhuriyet Döneminin büyük şairlerinden biri olan rahmetli Faruk Nafiz Çamlıbel'e aittir.