Faşist tc aydinlari mazlumlari katletmeye devam ediyo
Off çok hüzünlü
İlhan Erdost'u öldürdünüz kurtuldu vatan
Seni hep çook seviyoruz Rüzgar Sultan......,
Çocukların öldürülmediği bir dünyada buluşmak dileğiyle.
Amin 🙏
Leman sam sen ne güzel bi insansın bu ses Bana huzur veriyor Allah hım ömür versin sana
Beni şaşırtan böyle bir esere 10 yorum vay be garip
berkan başar ağır parçadır ben 8 aydır dinlemiyordum annem öleli o kadar oldu bugün iş yerinde boştum iş yaparken fena oldum sözler ağır
@Tufan Kılınç başın sağolsun kardeş
Senem ŞENGÜL eyvallah sağolasın
herkes bir gün gidecek lakin gidenin izi hep kalacak
Hayatımda dinlediğim en anlamlı şarkı dinleyebilirim 🙁 ölüm yalan dön gel çocuk 😞😞😞 Ahmet
her şeyi içerisinde barındırıyor
7 Kasım - Sedat Kaya yazdı · Datça · ÖLÜM YALAN DÖN GEL ÇOCUK..ALINTI:~Dövülerek öldürülen küçük kardeş yayıncı İlhan Erdost'tu..Ağabeyi ise Muzaffer Erdost.. Kardeşinin öldürülmesinden sonra ismini "Muzaffer İlhan Erdost" yaptı..~Arkadaşlarım, Ey İnsanlık!Tuhaf, hafsalam almıyor!Bu kadar gaddarlık için o emir verenler kimbilir ne mezâlimlerle büyütülmüş veya askerde ezilmişlerdir, almıyor aklım ve vicdânım. 'Mankurt' diyorlar insanlık dışı icrâatları için aklını ve vizdanını yok ettikleri emir tutanlara. Hatta USA (veya kimbilir diğer devletlerde de) genleriyle oynanmış yeni MANKURT yaratma laboratuarları çalışmakta.. SEVİN ARKADAŞLAR, BEBELERİNİZİ, EŞİNİZİ, ÇEVRENİZİ vb BOL BOL SEVİN.. BÖYLE ZALİMLER SEVGİSİZ KÖKLERDEN GELENLERDE GÖZÜKÜYOR. Başımız Sağ olmuyorsa da SON OLSUN!HEhttps://www.facebook.com/photo.php?fbid=1122520214465931&set=a.434721353245824.122078.100001238892042&type=3&theater ________________Sedat Kaya yazdı:· Datça · ÖLÜM YALAN DÖN GEL ÇOCUK..Tarih 7 Kasım 1980'di..36 yıl önce..12 Eylül 1980'in Darbecileri ülkede nefes aldırmıyordu..Hergün yüzlerce insan evlerinden, işyerlerinden toplanıp cezaevine konuyordu..Askerler bir basımevini bastılar..Onlarca kitabın arasında Engels'in "Doğanın Dialektiği" de vardı..Basımevinde bulunan iki kardeş hemen tutuklandı..Mamak Askeri Cezaevi A Blok'a götürüldüler..Fişlendiler..Saçları sakalları kesildi..Önden, yandan fotoğrafları çekildi..Sonra C bloka götürülmek için tekme tokat cezaevi arabasına bindirildiler.. Arabada dört muhafız asker vardı..Astsubay Şükrü Bağ tutuklulara bağırdı:"On yaşındaki bebeleri zehirlediniz, içerisi sizin zehirlediklerinizle dolu."Sonra askerlere döndü, emri verdi:"Bunlar birer yılandır, analarını ağlatmazsanız, ben sizin ananızı ağlatırım."A-Bloktan 200 metre uzaklıktaki C-Bloka gidecek araç hareket etmeden iki kardeş hazırola geçirildi.Sonra dört er, cop, tekme ve tokatla dövmeye başladı.Onlar tutukları döverken, Astsubay Şükrü Bağ hâlâ tekrarlıyordu:"Analarını ağlatmazsanız ben sizin ananızı ağlatırım."Nihayet araç hareket etti..Kardeşlerden küçüğü yüzü koyun yere düştü..Astsubay bağırdı.."Kaldırın, dövün."Yol boyunca dövdüler..C-Blok F Koğuşu önünde araçtan indirildiler..Uygun adım koğuşa götürülüyorlardı..Astsubay yine bağırdı.."Geri getirin ulan onları!"Küçük kardeş yeniden dövüleceklerini anlayınca Astsubaya "Sabah kızımı uyandırmadan evden çıktım..Bir suçumuz yok, bizi bırakın.""Bunu daha önce düşünecektiniz!" dedi Astsubay.. Sonra askerlere yine emir verdi:"Hâlâ analarını ağlatmadınız, birazdan sizin ananız ağlayacak!!."Askerler yine çullandılar iki kardeşin üstüne..İki kardeş birbirine yaslandı, elleriyle başlarını korumaya çalışıyordu..Askerler olanca hırslarıyla vuruyordu..Başına jop darbesi alan küçük kardeş yine yüzü koyun yere yığıldı..Zorlukla kaldırdılar..Komutan bağırdı.."Durun!"Sonra bir sigara yaktı..İki kardeşi, C-Blok F Bölümü'nün tel örgüleri önünde hazırola getirdiler..Bir süre esas duruşta beklettiler..Astsubay sigarası bitince yine bağırdı:"Bir patlatılmadık hayalarınız kaldı, şimdi onu da patlatırlar!" Askerler iki kardeşin üstüne yine çullandı..Dakikalarca dövdüler..Sonra F bölümünün avlusuna soktular..Avluda deftere siyâsî görüşleri yazıldı:"Solcu komünist"Cezaevi Binâsına girdiler..Işığın yandığı demir parmaklıklı kapıya doğru yürüdüler..Ancak sağdaki karanlık kapıya doğru yürümelerini söylendi..İki kardeş o kapıya yöneldi.Astsubay yine bağırdı:"Kaçmayın lan itoğlu itler"Askerler kapının giriş boşluğuna sıkıştırdıkları iki kardeşi yeniden dövmeye başladılar.Kardeşlerin sırtları duvara dayalıydı..Kollarıyla yüzlerini darbelerden korumaya çalışıyorlardı..Küçük kardeş aldığı darbeyle yine yüzü koyun yere düştü..Alnını yere çarptı..Sonra güçlükle doğruldu..Tekme tokat koğuşa soktular..Girişteki tahta sıraya oturttular..Büyük kardeş koğuştakilerden 'su' istedi..Kimse yerinden kıpırdamadı..Yine istedi.. Yine ses çıkmadı..Korkudan herkes sinmişti..Bu arada küçük kardeş yüzü kan içinde oturduğu yerden kalktı avluya bakan pencerenin önüne doğru gitti. Koğuştakiler koştular, yerine oturmasını söylediler..Oturdu.."Midem bulanıyor, kusacağım!" diye bağırdı.. Sonra yere yığıldı..Hemen bir ranzanın üzerine yatırdılar..Nefes almıyordu..Tıp öğrencisi Vahap onun nabzını yokladı.."Ölmüş bu." dedi.Sıcak bedenini bir battaniyeye sardılar, koğuştan çıkardılar..Tek suçu kitap yayınlamaktı..*. *. *Soruşturmayı yürüten askeri savcı, kardeşleri döven dört erden birinin muhafız görevi olmadığını saptadı..Bu er Etlik'te 'sağ militan' olarak ünlenmişti..Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı dört er hakkında kasten adam öldürmek, astsubay hakkında ise kasten adam öldürmeye azmettirmek suçlarından dava açtı.Yargılama 7 yıl sürdü.Görevli üç er, ayrı ayrı 10'ar yıl 8 ay ağır hapis cezası aldılar...'Özel amaçla' arabaya 'bindirilmiş' olan sağ görüşlü ere 8 yıl hapis cezası verildi..Astsubay Şükrü Bağ, önce 10 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Bu ceza Askeri Yargıtay Genel Kurulu'nda onaylandı ve kesinleşti. Ama astsubayın, şoför mahallinden dövülme olayını duymasının ve görmesinin olanaksız olduğu görüşüyle Askeri Yargıtay 5. Dairesi, yargılamanın yeniden yapılmasına karar verdi.Astsubay Şükrü Bağ'a bu kez görevi ihmâlden ve üst sınırdan 3 yıl hapis cezası verildi..Askeri Yargıtay 5. Dairesi kararı bozdu; bu kez 6 ay hapis cezası verildi. 6 aya kadar olan ve cezaların temyizi, yalnızca sıkıyönetim komutanının takdirine ve yetkisine bağlıydı. Sıkıyönetim komutanı kararı tasdik etti.Dosya kapatıldı..*. *. *Dövülerek öldürülen küçük kardeş yayıncı İlhan Erdost'tu..Ağabeyi ise Muzaffer Erdost..Kardeşinin öldürülmesinden sonra ismini "Muzaffer İlhan Erdost" yaptı..Abi&Kardeş 'Sol ve Onur Yayınları'nın sorumluluğunu üstlenmişlerdi..O kitaplar iki kardeşten birinin canına mâloldu..Leman Sam'ın 'Ağıt Türküsü' İlhan Erdost içindi."Ne oldu çocuk sana..Yok olup gittin birden..Nasıl kıydılar sana,,ne zor büyüttüm seni benNinni çocuk uyu çocuk.Ölüm yalan dön gel çocuk.Zincirlerde çiçek açmış..Ellerinin yarası..Sevgisiz kefensiz kaldın..Soğuktur şimdi orası..En kolay katlanılan..Başkasının acısı..Ben anayım ağzımdaki..Tükürdüğüm kan tadı..Ninni çocuk uyu çocuk Ölüm yalan dön gel çocuk..*. *. *.....Bugün 7 Kasım..İlhan Erdost anısına derlenen "İlhan İlhan" isimli kitap her 7 kasımda olduğu gibi bugün de yarı fiyatına satılıyor..İlhan Erdost'u yaşatalım dostlar..(Sedat Kaya, Datça)7 Kasım 2016.Kaynak:DATÇA Kültür & Sanat Portalıhttps://www.facebook.com/groups/573804475990055/permalink/1187389701298193/.
ölüm yalan dön gel çocuk ......
Bana sevmeyi anlat. 💓💓💓
Rez alalım
ilhan ilhannnn