Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı dünyâda eşi?En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!”Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,Ostralya’yla berâber bakıyorsun: Kanada!Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle sefîl,Kustu Mehmedçiğin aylarca durup karşısına;Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...Medeniyyet denilen kahbe, hakîkat, yüzsüz.Sonra mel’undaki tahrîbe müvekkel esbâb,Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam ;Atılan her Iağamın yaktığı: Yüzlerce adam.Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd ellerYıldırım yaylımı tûfanlar, alevden sellerVeriyor yangını, durmuş da açık sînelere,Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre .Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler...Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat îman?Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?Çünkü te’sîs-i İlâhî o metîn istihkâm.Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,Beşerin azmini tevkîf edemez sun’-i beşer ;Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedî serhaddi;“O benim sun’-i bedî’im, onu çiğnetme” dedi.Âsım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor;Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i...Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.“Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmıyle,Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;Gündüzün fecr ile âvîzeni lebrîz etsem;Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i,Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;Sen ki, rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât,Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber
şiiri daha iyi seslendirdiğini düşündüğüm için linki paylaşmak istedim https://www.youtube.com/watch?v=R4-Q5MO-m4k
Çanakkale geçilmez! Diyenler
Çanakkale geçilmez! !!!!!!!!!!!!!!!!
ÇANNAKKALE GEÇİLMEZ😡😡😡😠😠😡😡😠😠 ALLAH-U EKBER BISMILLAH🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Gün geçmiş,yıl geçmiş ne yazar. Her karış torağında bin,şehit bir mezar. Yeryüzünde yaşadıkça,tek dişi canavar. Türk milleti aynı destanı yine yazar.Sen rahat uyu ey şanlı şehit. Gölgesinde gölgelen al bayrağın. Hangi kem göz sana edebilir nazar. Türk milleti aynı destanı yine yazar.Yedi cihana yeter yazdığın destan. Gök kubbe ay,yıldız sana verir selam. Çanakkaleyi düşmana yaptınya mezar. Türk milleti aynı destanı yine yazar.Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez. Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez. Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar. Türk milleti aynı destanı yine yazar.
ilk muzik guzeldide sonradan bozdu ayni sekilde devam etse daha guzel olurdu
Askerlerimizin mekanı cennet olsun inşallah
Gerçekten çok güzel benim öğretmenim de çanakkale şehitleri ve istiklal marşının kabulu için söylüyoruz 1000000000000000000 numara 100000000000000000000 yıldız
Yapmayin be baba Erenler ulan ne ağladım ulan ilk defa yüreğim yerinden fırlicak gibi oluyor Allah tüm şehitlerimize rahmet eylesin yolları nurladolu cennetlerinde gülleri eksik olmasın inşallah dayanamadım be💔
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı! "Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. (1) Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, (2) Ostralya'yla berâber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb,Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler...Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlâhî o metîn istihkâm.Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun'-i bedî'im, onu çiğnetme" dedi.Âsım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, (3) Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...Seni ancak ebediyyetler eder istîâb."Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, (4) Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i,Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın, Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda, Gördüğün bu tepeler, Anadolu'nda, İstiklal uğrunda, namus yolunda, Can veren Mehmed'in yattığı yerdir. Bu tepelerde koparken büyük zelzele, Son vatan parçası geçerken ele, Mehmed'in düşmanı boğuldu sele, Mübarek canını kanına kattığı yerdir. Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin, Yaptığı bu tepeler, amansız çetin, Bir harbin sonunda, bütün milletin, Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Beğenmeyenler İngiliz..
İnşallah allah bizlere başımıza şehitler göstermesin
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? 579 En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı!" Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. (1) Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, (2) Ostralya'yla berâber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl, Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. 580 Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere, Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre. 581 Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlâhî o metîn istihkâm. Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun'-i bedî'im, onu çiğnetme" dedi. Âsım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek. Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, (3) Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! 582 Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istîâb. "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, (4) Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. 583 Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? 579 En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı!" Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. (1) Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, (2) Ostralya'yla berâber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl, Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. 580 Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere, Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre. 581 Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlâhî o metîn istihkâm. Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun'-i bedî'im, onu çiğnetme" dedi. Âsım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek. Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, (3) Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! 582 Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istîâb. "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, (4) Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. 583 Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Teröristler Yeneceklerini Sandılar ama öyle olmadı bizim askerlerimiz yendi.İnşallah bizde büyüyünce şehit oluruz amin
Bu müziği nasıl indirebilirim
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNEŞu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? 579En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı!"Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. (1)Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, (2)Ostralya'yla berâber bakıyorsun: Kanada!Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ!Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. 580Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb,Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre. 581Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler...Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman?Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?Çünkü te'sis-i İlâhî o metîn istihkâm.Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer;Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;"O benim sun'-i bedî'im, onu çiğnetme" dedi.Âsım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, (3)Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! 582Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...Seni ancak ebediyyetler eder istîâb."Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, (4)Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. 583Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i,Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.(1) İlk baskılarda: ...kum gibi, mahşer mi, hakîkat mahşer.(2) İlk baskılarda: ...duruyor karşında,(3) İlk baskıda: Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,(4) İlk baskılarda: Ebr-i nîsânı açık...
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? 579 En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı!" Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. (1) Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, (2) Ostralya'yla berâber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl, Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. 580 Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere, Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre. 581 Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlâhî o metîn istihkâm. Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun'-i bedî'im, onu çiğnetme" dedi. Âsım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek. Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, (3) Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! 582 Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istîâb. "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, (4) Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. 583 Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
bu ıkıncı olarak baslattıgınız fon muzıgının adı ne sadece onu istıyorum
Bu 58 tane dislikeyi atan kimse onlara diyecek sözüm yok!!!!!!
çanakkale demek bir sey degildir asil önemli olan şey Bir devrin battiği yerdir ama yeni nesil bunu bilmiyor yada öğrenmek istemiyor yada aile bu sanli tarihi öğretmek istemiyordur osmanli devletinden kalma hacli irki ermeni yunan asiilli sözde ataturkcuyum diyip tarihi ayaklar altinda ciğneyip islama muslumanlara kotu hakaret etmek vede turkiyeyi bu pis tohumlar ecerden fetih etmeye calisiyorlar ama kimse bunun farkinda deil camlara Ataturk posteri asip ataturkcuyum diyenler varya ermeni yunan ingiliz tohumlaridir 2 ay önce istanbul besiktasta ezana hakaret eden bine yakin kisiler toplanip ezanin sesini kes mek icin islaklar calarak protesto etti ben inanmiyorum ecdadimin soyundan boyle bir nesil geldigini bunu sizlerde biliyorsunuz Oyüzden sunu bilinki M.AKİF ERSOY ne guzel demis bastiğin topraklari gecme tani! düşün altindaki binlerce kefensiz yatani sen şehit oğlusun torunusun incitme Atani verme dünyalara alsanda bu cennet vatani Bu ezanlar ki şahadet dinin temeli ebedi yurdumun üstünde inlemeli TÜM ŞEHİTLERİMİZİN RUHUNA ELFATİHA 😔
atalarimla gurur duyuyorum.
Ey saçlari "alagarson" kesik hanim kiz! Gülme öyle bana bakip sen arsiz arsiz! Bacagimla alay etme pek topla diye. Bir sorsana o topallik nerden hediye ? Sen Sislide danserken her gece , gündüz Biz öetede ne ovlar ,çaylar,ne dümdüz Yaylalari geçtik,karli daglari astik; Siz salonda dansederken bizler savastik. Ey dudagi kanim gibi kipkirmizi kiz, Gülme öyle bana bakip sen arsiz arsiz! Olan isler dimagini azicik yorsun! Biliyorum elbisemle egleniyorsun; Biliyorum baldirini okadar nazla Örten bir tek ipek çorap kiymetçe fazla Benim bütün elbisemden... Hatta kendimden... Biliyorum:Çünkü bugün su dünyada ben Neyim? Bir hiç... ise güce yaramaz,topal... Sen saglamsin senin hakkin dünyadan zevk al: Çünkü orda düsmanlarla bogusurken biz Siz muhtesem salonlarda sarap içtiniz! Ey gözünün rengi bana yabanci güzel, Her yolcunun ugradigi ey hanci güzel! Sen yabanci kucaklarda yasaken her gün Yapiyorduk bizde kanla, barutla dügün. Sen o sicak odalarda cilveli , mahmur Dolasirken... Bizde tipi,firtina,yagmur, Kar altinda kanlar döktük,canlar yiprattik; Aç yasadik, suzuz kaldik,taslarda yattik Sen açilmis bir bahardin , biz kara kistik; Bizden üstün ordularla böyle çarpistik... Gülme bana bakip pek arsiz arsiz Sen ey disi güzel,fakat içi çamur kiz! Sana karsi haykirani mecbursun dinle; Bugün hesap görecegiz artik seninle: Ben cephede geberirken, geride vatan Aski ile bin belali ise can atan Anam,babam,karim,kizim eziliyorken Daglar kadar yük altinda...Gel,cevap ver,sen Bana anlat,anlat bana, siz ne yaptiniz? Köpek gibi oynastiniz ,fuhsa taptiniz! Anavatan bogulurken kipkizil kanda Yalniz gönül verdiniz siz zevke,cazbanda... Ey nankör kiz,ey fahise unutma sunu: Sizin için harbederken yedim kursunu. Onun için topal kaldi bögle bacagim, Onun için tütmez oldu artik ocagim. Nazli nazli yatiyorken sen yataklarda Salllanarak ölü kaldik biz bataklarda. Kalbur oldu süngülerle çelik bagrimiz, Bu amansiz bogusmada öldü yarimiz, Ya siz nasil yasadiniz? bizim kanimiz Size sarap oldu sanki... Sehit canimiz Güya sizin mezenizdi ! Yiyip içtiniz; Zipladiniz,kudurdunuz arsiz,edepsiz!... Gerçi salonlarda "yildiz" di senin adin, Hakkikatte fahisesin ey alçak kadin! Ey allikli ve düzgünlü yosma bil sunu: Bütün millet ögrenmistir senin fuhsunu.
SÜPER İYİ 😀😀
Onlar zaten cenette şehitlerimiz ve gazilerimiz❤
vallaha busiiri dinleyince yaşla akıyor gözümden
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
siz şehitler size kelimer kifayetsiz kalıyor nur içinde yatın hakkınızı helâl edin bugün sizin sayenizde özgürce yaşıyoruz
Rahat uyu ey şehitler ve atam.
UNUTULMAYACAK BESTELERDEN BİRİSİDİR.EMEĞİ GEÇENLERİ KUTLAMADAN GEÇEMİYECEĞİM.SAYGILARIMLA.
şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum rabbim Çanakkale şehitlerimizin yolunda gidenlerden eylesin
Ey zaferin hür süsü,Seninle güzel gökler.Şehidimin örtüsü,Seninle coşar yürekler..Özgürlüğü biz sendenİçeriz ,yudum yudum.Ayrılmayız gölgendenSeninle mutlu yurdum.Seni gökte buldukça,Artar şerefim,şanım.Bu diyarlar durdukçaYoluna kurban canım..Gülmenin en güzeliSana bakarak gülmek;Ölmenin en güzeliSana sarılıp ölmek…(Salih Çavuş,yavaş yavaş kalkar;sahnenin önüne gelir.Selam durur ve yüzünde kararlı,sert bir ifade ile:)Bugün kandan,dumandan seçilmez ÇanakkaleYer yerinden oynasa, geçilmez Çanakkale!
Bayrak inmez ezan dinmefz vatan bölünmez
allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun bunu bilindik şehitler ölmez
Mehmet Akif ErsoyÇanakkale ŞehitlerineŞu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı! " Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. (1) Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, (2) Ostralya'yla berâber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl, Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere, Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlâhî o metîn istihkâm. Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun'-i bedî'im, onu çiğnetme" dedi. Âsım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek. Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, (3) Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istîâb. "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, (4) Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
buna dis like atan geri zekalı
çok üzüçü peşkeş askerler ölce yere kötüler ölseydi😂😂😂😂okulda izlediler alamaktanşiştim😂😂😂😂😂
Tablete veya telefona nasıl indirebilirim? 🌷🌷
Slayt gösterisi için çok güzel
ZAFER BİZİM
şehitlerimiz huzur içinde yatsın allah şehit ailelerine sabır versin :'(
dislike atanlar pkk lı orospular
şiiri icin ilham kaynağı oldu :)
ŞiirlerPopüler ŞairlerÜyeler imgMehmet Akif ErsoyÇanakkale ŞehitlerineŞu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşında, Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk: Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm. Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi; 'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi. Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek. Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. 'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
Bu. Şarkı. Herkezi. Alatır. Ama. Atatürkü. Ahlatmaz...
Alakasi ne ?
+furkan doğangüzel Ataturk Savas emrini verdi savastik yoksa bu vatandan cikyorduk beyinsiz
TEKBİR
*ALLAHU AKBAR*
Bizler islamın son ordusuyuz
Aslinda canakkale ne demektir? Dünya hakimi, dünyaya adalet sacan osmanlinin yikilisinda bile yenilmez oldugunun göstergesidiri, evet canakkale osmanlinin derin bir uykuya yatmasidir... Ama unutmayin "bir gece ansizin gelie, bütün düzeninizi kafir kafalariniza geciririz!"
Dunyayi yenenlerin yenildigi yerdir çanakkale...
Heqiqeten Türkiyə çox gözəl bir ölkədi.Allah Çanakkale sehitlerini rehmet eylesinMəkanları cənnət olsun
Amin kardesim
5:57'de ki hac nedir lan ?
Hz.İsa haçta asıldı çünkü o yüzdendir.
AZİZ ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZSİZLERE MİNNETTARIZ ÖLÜMSÜZ KAHRAMANLARIMIZRUHLARINIZ ŞAD MEKANLARINIZ CENNET OLSUNŞEHİTLERİMİZİ HEP BERABER UNUTMAYALIMVATANIMIZ İÇİN MİLLETİMİZ İÇİN NAMUSUMUZ İÇİNDOĞULUSU BATILISI KUZEYLİSİ GÜNEYLİSİ TEK YÜREK TEK BİLEK OLDULARŞEHİTLERİMİZİ UNUTMAYIP BU VATANA SAHİP ÇIKALIMONLARIN BIRAKTIĞI BU TOPRAKLARA SAHİP ÇIKALIM ZEYNEP ERNUR GÜLER
2. parçayı uzun olarak bulmak mümkünmü ?
Bu fon müziği ile şiir okuyıcam
Ayn fatmanur kahraman
Saygiyla aniyoruz
Çok güzel ya
şu boğaz harbi nedir
İnşallah bizde büyünce şehit oluruz - Amin.
Lütfen şiiri de okuyun👍
Sana💣
Sen nerde oturyor sun Acaba ben çiçek. Tv
Amin İnşallah Vatan İçin Ölmek Nasib Olur
MasAllah
hepsi bizim şehidimiz.mekanları cennet olsun.onlara çok ama çok şey borçluyuz:(
ÇANAKKALE İÇİNDEçanakkaler içinde vurdular beniölmeden mezara koydular beni ooofff gençliğim eyvah..çanakkele içinde aynalı çarşıana ben gidiyom düşmana karşıooofff gençliğim eyvah..çanakkale içinde bir dolu testianalar babalar umudu kestiooofff gencligim eyvah
www.nın yanına urlyi silmeden iki ss ekleyin enterlayın mp3 360 a basın iniyo www.ssyoutube.watchtwfalanıste.com enter bu kadar be
Nerde böyle babayigitler bu devirde
Nerde b
Beğenmeyen 4 kişiyi Türkler s....sn !!
39 olmuş O.Ç'lar
googleye youtube mp3 dönüştürücü yaz 1. çıkana bas
ama artık indirmek yasaklandı ben şimdi ödevim için nasıl indircem yaaa
videonun url sini kopyala < internetten youtube mp3 ü aç< urlyi yapıştır
Keepvid , sitesinden
nasıl ındırcez .
Ey sanli turkoglu vatan size emanet cakallar istila etmis halde firsat vermeyin insallah
Video linkini ( keepvid) sitesine kopyalarsaniz , oradan indirebilirsiniz
videoyu indirmek istiyorum nasıl indircem
çanakkale şehitlerinin kanı yerde kalmıyacak değilmi arkadaşlar
begenmeyenler ingiliz ve fransiz heralde
GÜZEL OLMUS YÜREGINE SAGLIKKKKKK
harika !
Dursun ali erzincanli :gelseydin (fon muzik )